
Anneme hediye almak yerine bu konuşmayı yazma fikri, benim için ona doğru bir adım atmaktı, hem sadece fikirden ibaret de değildi, gerçekten de ona yakınlaşmak istiyordum. Nehirden bahsedecektim, Rio Grande’den, ne kadar büyük olduğundan, ülkeleri, kültürleri nasıl ayırdığından, bir kıyısından diğerine ABD’den Meksika’ya geçmeyi zorlaştıracak kadar büyük olduğundan, özellikle de kanun kaçağıysan filan. Nehri gözümün önüne getirince geçmişte yaşadığımız sorunları düşünmek de kolaylaşıyordu; ikimiz nehrin iki kıyısında kalmış, bu geniş mesafe üzerinden birbirimize seslerimizi duyuramamıştık.’
Lanet Olsun Zaman Nehrine, Per Petterson
Annesinin bir hastalığı ile onu ‘iyileştirmenin’ peşine düşen hikayenin kahramanı Arvid, bize insanın Fairbairn’in ifade ettiği o ‘şizoid çekirdeğini’ anlatır.
Arvid, annesinin peşinden memleketine tekrar tekrar döner. Bu dönüşlerde annesine ulaşmanın yollarını arar. Bu arayışı ancak annesinin onu uzakta tutmayabileceği bir hastalık vasıtasıyla yapabilmiştir.
‘Bu geniş mesafe üzerinden birbirimize seslerimizi duyuramamıştık’ cümlesi ile insanın; kapalı, saklı bir yerde tuttuğu ötekine olan doyasıya yakınlık talebini çok güzel yansıtır. Arvid, bu özlemini kendi hayatında sürekli olarak bulamaz. Kendisinin ve ötekinin mesafeleri arasında bu uzaklık içerisinde yakınlık özlemi ile bizi bu saklı kapılar ardındaki bir odadaki çekmece içerisinde kilitli olmayan onu açabilecek olanı bekleyen bir duygu ile baş başa bırakır.
Yorum bırakın