İyi hissettirmemesi derken; bazı yapılar için iltifatın tekli gücünden ziyade sürekliliği önemlidir. Kesintisiz biçimde aynalanma ihtiyacı kişiyi sürekli ‘içine almaya’ açık bir pozisyonda bırakır.
Kişi için iltifat içeriğinin yüceliği veya ödüllendirici yapısının çok önemli olmadığını görürüz. Sanki onu bir türlü üstüne oturtamaz. Diğer yapılar gibi kendine dar gelen bir şeyi de çekiştire çekiştire oldurmaya çalışamaz. Hiç giyemez onu.
Basit bir aynalamanın sürekliliğini tercih edecektir. Çünkü ihtiyacı bu sürekliliktir.

‘Beni göstermeyi bir kere bile bırakırsan,
Artık baktığımda kimi göreceğimi bilemem,
Ne kadar ışığı yansıtsan da,
İçinde benim karanlığımı barındırmadığında,
Yeterince ben olamazsın,
Ve yeterince ben olduğunu göremezsem,
Kendimi sende göremem,
Beni kendinde başkalarını göstererek yok etme,
Beni bana göster.’