‘Üstün olma parkurunda koşmak’

Nefes almak için olan duraklamalarda ölümle yüzleşmek. Ancak durmadan koşarak var olabilmek. Varış mı? Durmadan uzaklaşan bir bitiş noktası.

Bazı yapılar için hayat böyle bir parkur gibidir. Koşunun yorucu olması ile nefes almak için duraklarsa ölümle yüzleşir. Çabasız, boş, değersiz, beceriksiz biri gibi hisseder. Ne zaman ki varış noktasını düşünür ancak o zaman işlevsel olur, hayata karışır, büyük işler yapar.

Şu da var. Kişi sürekli de koşamaz. Kendiliğinde bunu ayarlayabilecek bir işleyiş yoktur. Çokça tökezleyecektir. Her tökezlemesinde ayrı bir yok oluşu deneyimler.

Bu o kadar acı vericidir ki kişi tek yolu olarak koşmaya devam etmeyi bulacaktır. Bir şeye koşmak. Kendini değerli, özel hissedeceği bir ünvan, makam, kişi, eşya….

Kişinin yarışa başladığı yerde kocaman bir boy aynası vardır. O an bakmanın acısına katlanmamak için koşuyordur aslında.