
Olur öyle. İnsanın ‘evlat’ olma hali hiç bitmez. Ebeveynleri vefat etmiş olsa bile devam eder birilerinin çocuğu olmak, belki o zaman daha şiddetli haliyle.
Yaşanılan kötü deneyimler ve yoksunluklar da devam eder dolayısıyla.Zamanla bir tohum düşer ya zihne, ‘Ben bir ebeveyn olsam nasıl olurdum ?, Böyle olmayacağım kesin!’ Bu kesinlik ve kararlılık çoğu zaman kişiyi belli yerlerde ‘tutar’.Bu söylemin içinde bazen şu var. Tuhaf gelebilir başta. ‘ Ben iyi bir çocuk değildim, dolayısıyla geçmişteki bu durumu kendimi iyi bir ebeveyn olarak onarabilirim.’
İyi bir ebeveyn olma kimliği ; bebeğin başlangıçta ‘iyi bir ebeveyn olmamayı tolere etmesine’ ihtiyaç duyduğu nesnesinden başka bir yerdedir.
Burayı biraz açayım. Bebek, başta annesiyle (birincil bakımı veren) mükemmel bir uyum beklese de kritik dönemlerde her zaman ‘kırılmalara’ ihtiyaç duyar. Hatalar yapılmasına, hataların samimi olmasına ihtiyaç duyar. Hata yapmama beklentisi içinde bebeğini adeta tanrılaştıran anne-bebek ikilisini çok uzun ve zor hayal kırıklıkları beklemektedir.