
Bazı yapılar depresif olamaz. Bir şekilde depresif olacak gibi olmanın, kıyısından köşesinden döndürürler kendilerini.
Depresif olmak böyle yapılar için tamamen lanetlenmiş bir yoldur. Hem kendileri hem çevreleri için. Yakınlarının böyle olabilmesini kaldıramazlar. Anlam veremezler. ‘Düşmez, kanamaz , yaralanmaz, mutsuz olmaz’ yalnızca ‘ canı sıkılır.
Uyaranlar yeterli gelmeyince, sıkılır. Yenilerini yaratma zorlantısı içine girer. Can sıkıntısını bu noktada, depresif olamamanın dehşeti olarak okuyorum. Boşluğu doldurmanın başka bir yönü. “Ben eksiğim”in yarattığı dayanılmaz duygulanım ‘bana yetmiyor’ şeklinde çevreye yönlendirilir.
Bu yönlendiriliş elbette keyfî değildir. Kişi o duygulanımın dehşeti içinde başka bir yol bilmez. Böyle sürekliliği hiç kesilmeyen bir savunmanın rüzgarı ile sürüklenir. Kesintiye katlanmamak için kendine varış noktaları arayacaktır.