
İstikrarlı ve sürekli bir ilişki sürdürmekte yaşanılan zorluk. Kişi kendi eğilimlerine göre, ideal kendiliğine ve onun yansıması olan ideal nesnesine (bu yapı için bir ayrım yoktur) ciddi bir yatırımla başlar. Örneğin nesnenin çok güzel olması, aşırı iyi kalpli olması, çok cömert olması, çok hassas olması, çok dengeli olması, onu asla yargılamayacak olması gibi bir sürü sanki kendi zihninden onun zihnine kuvvetlice akan bir suyun ilk dalgasına kapılarak o kişinin zihnine ‘akar’.
Tüm güçlu nesnenin eleştiri ihtimallerine göre biçim almak zorundadır çünkü ancak böylelikle kendinin değerli olduğuna ilişkin bir kaç parçaya tutulabilir. Bazen eğer kişi çokça bu tarz deneyimlere ‘aldanmışsa ve kırılmışsa’ kendine bir çıkarım yaparak bir yaptırım uygulamaya girilebilir. ‘ Artık çekiciliğe kapılmayacağım.’ Ama bu yaptırımın uygulanması için ciddi bir baskılama gerekir çünkü idealleştirme en başında kişinin hayatta değerli olduğuna ilişkin çok temel bir duruma odaklanır.
Baskılama hemen ‘kusur bulma’ şeklinde değersizleştirilerek sağlanır. Burada ise iki ayrım var bazı yapılar bu noktada kendini değersizleştirir ve o nesne için asla mükemmel bir iyi olamayacağı kanısına vararak kendini kelimenin tam anlamıyla o yoğun duyguların yakasından kavrayıp, tutup çeker. Bu noktada kendiliğe ilişkin ciddi sadistik sesler, görüntüler zihinde işkencesine kaldıkları yerden devam eder.