
Sarsılmadan, arada salınarak, kendi çevresinde dönenlerin içinde kalarak yaşama tutunmaya çalışacak. İnsan. Ben.
Sözle nefes alıyorum. Bir kaç kelimenin imge denizindeki potansiyel anlam kırıntılarına atış yaparak. Teğet geçecek olanları kabulle bekliyorum, kendimi, beni yaratan hikayelerden ayırmaya çalışayım diyorum. Bu iç içe geçmiş birbiri üstüne binmiş hikayeler boşluğunda benim adımı içine almış olan hikayeyi görmeye başlıyorum. Okuması başta zor. Kendi adımı kendim okuyamıyorum. Birinin bana seslenmesine ihtiyacım var. Biri ismimi söylesin diye bakıyorum. Bir kaç rüzgar uğultusundan ve yaprak hışırtısından bir şey duyamıyorum. Silkeleneyim diyorum, bedenimde canlılık yaratmaya çalışayım. Bacaklarımı, kollarımı bağlantı yerlerinden sallandırarak, omurgamı büküyorum. Ayağımın altını toprağa bastıkça zeminin durağanlığını keşfediyorum. Böyle bir salınım içinde durağanlık yalancı bir kucak gibi geliyor ama avunmaya çalışıyorum. Bir meşe ağacı. Binlerce parmak izi , beden kokusu ve konuşulmuş sözlerin yankılanan sesleri yüzeyine yapışmış. Tüm bunların üzerine kabuklanan gövdesine bağlı yapraklarından aşağı damlayan su damlalarının; tüm ham verilerin özümsenmiş anlam öbeklerinin toprağa düşüşünü duyuyorum.
Bedenime sarılıp toprağa çok yakınlaşıyorum. Toprağın ıslak ve soğuk oluşu beni hayal kırıklığına uğratıyor. Gözlerimi kapatıp başımı göğe kaldırıyorum, bu yolculuğun diyorum, benim için olan başı ve sonu hiç başlamayacak ve sonlanmayacak. Kar taneleri rüzgara yerleşip toprağa doğru ilerlerken önlerine çıkıyorum. Kollarımı süzülmeye hazırlanarak iki yana açıyorum. Avuç içlerimi, rüzgarın bana dokunmasını, beni sarmasını bekleyerek tutmaya hazır biçimde bekletiyorum.Rüzgarla toprağın yüzeyinde bir sağa bir sola dönüyorum. Sağa döndüğümde dağlar, sürünen böcekler; sola döndüğümde dikenli ağaçlar ve uçan kuşlar. Ve avucuma inen bir kar tanesinin kendi sıcaklığımda erimesine ve avucumdan toprağa akmasına şahit oluyorum.
Şimdi duyuyorum kendi adımı bir fısıltıyla. Toprak ve göğün birleştiği yerden. Derinin ve çamurun içinden. İlkel bir sesin, söze dönüşünün silik bir yankısında. Hikayemi okumaya başlıyorum galiba diyorum buruk bir gülümsemeyle.