‘You make yourself a stranger whenever you lie to me’ – Yalanın sobelenerek çözülmeye yol açması

Şarkı babasının ölümü üzerine söylenen farklı yalanların istenmeden sobelenmesini konu alıyor.

Bu şarkı sözünden ilhamla yalanın yakalandığı noktada dağılmaya, çözülmeye, yabancılaşmaya yol açışını düşünüyorum.

Yalanı yaratan kişinin, yalanın yalan olduğunu ‘bilmesi’ daha sonra elbette yaşadığı gerçeklikten ayrı tutarak, ötekinin zihnini bunu paylaşmaya davet etmesi ile başlıyor her şey. Kişi ötekinin zihnine bir ip saldı mı o zaman yalanın içindeki gerçeklik kırıntılarına tutunmaya çalışacak. Ki gerçeklikten muaf bir yalan olamadığı için , gerçekliğe ait şeylerle çevrelenen yalan gittikçe kişi için de sahici bir varlık kazanacak.

Bu noktada ortak paylaşılan düşlemsel bir yakınlık inşa edilir. Oldukça yakın bir yakınlık. Çünkü yalanın , kendince bir varlık kazanabilmesi için farklı zihinlerce paylaşılabilmesi gerekir.

Yalanın ‘sobelenmesini’ tüm farazi yakınlık belirtilerinin çıplaklaşması olarak okuyorum. Yalanı çevreleyen, ona tutunan, ondan sarkan tüm anlama ait ifadeler bir bir parçalanmaya başlıyor.

Kişinin varlık bütünlüğünü çevreleyen gerçekliğin bir parçası olmuş olan, belki içinde gömülü olarak bir çok parçayı birbirine tutkallayan ( neleri bağladığına göre şiddeti değişecektir) yalanın gerçeklikten hızla ayrılması kişiyi çevresi olmayan bir alanın ağırlığı içinde bırakır.

Şarkı sözünde geçtiği üzerine insanın sevgi nesnelerine ait bir kaç köklü anlamı bağlayan yalanlar kuvvetli bir dağılmaya, yabancılaşmaya yol açabilir.