
Bazen kişinin varlığının canlılık belirtileri o kadar siliktir ki ancak bu dünyaya verebildiği, katabildiği, işlevsel olabildikleri kadarınca; nesneye ait bir canlılığı kovalayabilir.
Nereyi kaplıyorum? Kimin ihtiyacını gideriyorum? Bu dünyaya ne katıyorum? Bakıldığı zaman gayet iyi ahlâka ait güzel şeyler gibi duruyor. Ama bazı yapıdaki kişiler için bu işlevselligin haricinde yaşayabilmek mümkün değildir.
Tüm bunların ardında sanki kişinin kendi var oluşunun değersiz ve önemsiz bir tabiatı olduğu ve sürekli bunun aksini ispat etmeye çalışması gerektiğini görebiliyoruz.
Çevrede ne kadar ‘ kritik yerleri kapladığı ‘ böylelikle yaşamının temel motivasyonunu oluşturur. ‘ bir şeyler yapmalıyım’ ın telaşı.