
İnsan yavrusu, kendisini ötekinin gözünden görmek zorunda kalır. Ötekinin kendisini nasıl gördüğünü ‘gercekte kim olduğu’ ile birleştirir. Ötekine bu derece bir bağımlılık ile dünyaya geldiği için hep ötekinin gizemli içini merak ile motive olacaktır.
O ne düşünüyor?, beni nasıl görüyor?, benim onda bıraktığım his nasıl?, Beni nasıl hayal ediyor?
Gibi insan yavrusu , nesnenin kendisine bakan donuk yüzünü kendine döndürebilmek için onu etkilemeye çalışacaktır.Nesnenin yüzünün, bakışının anlaşılmaz ve belirsiz kaygı dolu yapısı nedeniyle, bu kaygının baskısına dayanabilmek için kişi ötekinin ilgisini cekecegi kesin şeylerle kendini yontmaya başlar.
Dış gorunuse ait türlü türlü estetik operasyonlar veya Lemma (2005)’in çok güzel belirttiği üzere, ‘ kendini koruyan yalanlar ‘ la ötekinin gözündeki imge kontrol edilmeye çalışılır.
Kişi, söylediği yalanlar veya yaptirdigi-dusundugu estetik operasyonlarla ötekinin hayran ve sevgi dolu bakışlarını yakalamayı ve bu yolla bir canlılık kazanmayı amaçlar.