
Dükkanların renkli desenlerin arasına sıkıştırılmış camlarında, bilgisayar ekranının ışıksız karanlığında, parmaktaki yüzüğün yuvarlayan yüzeyinde, kahve makinasının metalinde kendini ‘görmeye’ çalışmak.
Kişi böyle parça parça yansımaları her yerde arasa da tüm bedenini içine alabilecek olan kocaman bir aynadan kaçacaktır.
Hep bir ‘nasıl görünüyorum?’ Endişesinin eşliğinde; adeta ilkel biçimde parça yansımalara yönelecektir.
Bütünlük korkutucudur. Parçaya odaklanırsa bir yerdeki kusur belki gözüne batmaz. Belki çenesinin yamukluğunu yüzüğün yansımasında görmezse,belki saçının garipliğini bir dükkan camına baktığında görmezse rahatlar.
Bu rahatlık kişi için onda ‘normal olmayan, simetrik olmayan’ şeyleri görülmemesinin rahatlığıdır.
Aslında kişinin parça parça yansımalarla kendine bakması, kişi için bütün bir bakışla ötekinin baktığı şekli kontrol etmesi için bir girişimdir.
Yorum bırakın