
Kişilerin, kendilerinden ‘normal olarak’ bekledikleri yüksek standartlara ulaştıklarında, aldıkları övgülere karşı kayıtsız kaldıklarını görürüz.
Kişinin övgüyle birlikte içine bir kor ateş oturur. Çabalar, yapar; ‘olmak‘ için yaşar. Ama bir türlü de olamaz. Sahte ve yapmacık hisseder.
Çünkü hızlı, doğal, kolay bir şekilde elde edememiş çok uğraşmıştır.
Yani hem olmak için çok çabalar hem de olmak için neden bu kadar çok çabalaması gerektiğine kızar.
Kişinin kendinden ‘ normal olarak, doğuştan’ beklediği şeyler için bu kadar çok çabalaması kişiye aslında zannettiği kadar özel olmayabileceğini hatırlatır. Bu kişi için tüm hayat motivasyonunun ayaklar altına alındığı bir aşağılanma demektir.
Manipülasyona gelirsek, kişi çok çabalamasiyla her şeyi elde edebileceğini hissettiğinde etrafını manipüle ediyor, onları özel biri oldugu hakkında kandırıyor gibi hisseder. Özel oluşunu bir türlü kendine oturtamaz.
Aslında manipüle edilen kişinin gerçek kendiliğidir. Kişi potansiyel olarak olduğu ve olabileceklerinden ziyade; hayatını üzerine inşa ettiği bir idealin peşinden koşmaya karşı motive olur.
Yorum bırakın