
Acımanın bağlamı, her zaman merhamet içerisinde değildir. Çoğu zaman büyüklenmeciliği gölgeler. O yüzden bazı yapılar için birisi tarafından acınası gözlerle bakılmak, dehşet bir aşağılanmışlık uyandırır.
Kendine acımak da bu anlamda, kişinin kendi içindeki tuhaf, yaratıksı bir varoluş özüne yönelik bir bakış sunuyor olabilir. Kendini dışarıda ve tuhaf hissettirecek, bağlılıklara saldıran bir öz tasavvuru ile, kişi kendine acımanın kuyusuna düşebilir.
Bazen de o tuhaf kendiliğe acır. Merhametle acır. Anlaşılmamış olmasına, anlaşılamayacak olmasının imkansızlığına acır.
Belki de artık, onun dışarı çıkması için bir yol bulunabilir?
Yorum bırakın