Yaşımı alıp ikiye bölüyorum, kıkırdıyorum o zaman, diş göstermeden gülüyorum. İçeriye gülüyorum. Sonra yaşımı alıp üçe katlıyorum, dişsiz gülüyorum. Bu da ona benzer. Zamanın üzerimdeki tesiriyle yüzleşiyorum. Bir bakıyorum, yaşımı alıp başıma çalıyorum. Tüm kıkırdamaların, sessiz kahkahaların arasında bir de yaşıma çalıyorum. Dışarıya bir gülümseme ile zamanı çalıyorum bir anlığına. Peşine doğru ışıltılı labirentlerden yürüyüp, hiçbir yere açılmayan bir kapıya varıyorum. Burada var oluyorum. İçeriye doğru, bir kikirdemeye tav oluyorum

Yorum bırakın