Sapkın gerçeklik

Dayanılmaz görünen ve yine de hayatta kalmak için gerekli olan gerçeklikle yüzleşmek zorunda olmanın korkunç ikilemi, gerçekliğin aynı anda hem kabul edildiği hem de reddedildiği bir geri çekilme yaratılarak çözülür.

John Steiner

Sapkın savunmada kişi, dış gerçekliğe ait bir içgörü sahibidir. Fakat gerçeklikle uygun bir ilişki kurabilecek bir işleyiş geliştiremediği için gerçekliği saptırarak, çarpıtarak ilişki kurmak zorundadır.

Steiner, ‘kurban zannedildiği kadar çaresiz olmayabilir’ derken, kişinin düşlerinin tatlı doğasına kapılmak uğruna gerçekliği çarpıttığına vurgu yapar.

Psikoterapide, gerçeklikle böyle saptırma ve çarpıtma ile ilişki kuran bir yapılanmadaki kişi ile çalışırken, bu gerçekliğe yapılan her atıf, her yüzleştirme, kişinin düşlerinin tatlı (ama kendini yıkıcı olan) örtüsünü üzerinden kaldırarak savunmayı sağlamlaştırmasına neden olur.

Kişi hiç olmadığı kadar öfkeli, depresif, ‘ölüyor gibi’ hissedebilir.

Masterson, kişilerin kendi içsel sistemlerinde ‘ölmemek’ uğruna savunmaya geçtiklerini ifade eder. Kişi bu sahte kendiliğin kendini yıkıcı savunma sistemi olmadan öleceğini hissetmektedir.

Yorum bırakın