Aşağılanma

Değersizleştiren ve değer verilmeyen iç nesnelerin insanda dışavurumu farklıdır.

Değer verilmeyen bir iç nesnenin yapısı, kişiyi, bir şey yaparak da var olma hakkı kazanamayacağı bir oluşla başbaşa bırakır. Birinde aşağılama diğerinde yok sayılma baskındır.

Bu yazıda aşağılanmayı ele alayım, diğerinde yok sayılmaya değinirim.

Degersizlestirilen ve değer verilmeyen iç nesnelerin insanda dışavurumu farklıdır.

Değer verilmeyen bir iç nesnenin yapısı, kişiyi, bir şey yaparak da var olma hakkı  kazanamayacağı bir oluşla başbaşa bırakır. Birinde aşağılama diğerinde yok sayılma baskındır.

Bu yazıda aşağılanmayı ele alayım, diğerinde yok sayılmaya değinirim.

Aşağılanma üzerine bir varoluşta kişi ‘ ağzıyla kuş tutsa yaranamaz’ gibi bir durumla karşılaşır ve bununla birlikte yaptığı ettigi, olduğu her şey degersizlestirilir.



Kişiler yapılarına göre bazen kendi içlerinde bir potansiyelleri olduğunu bilirler ve bir türlü ona erisememenin acısını çekerler.

Potansiyelinin açığa çıkması bile çok nazik bir süreç ister. Çünkü mutlaka çok ciddi bir utanç duygusu eşlik eder.

Potansiyele erişememek, çünkü hep daha iyisi daha güzeli daha ideali onları beklemektedir.

Böyle zulmedici bir idealin aynı zamanda aşağılayıcı olması , kişiyi, daha ileriye teşvik etmez yalnızca olduğu hâli eleştirir.

“Bu olmamış , kötü olmuş, yapamamissin, bu ne böyle” gibi bir degersizlestirme ile karşılık bulur.

Kişi derin aşağılanma endişelerinin eşliğinde, kuytu köşelere kendini iliştirir ve dünyaya olduğu gibi çıkamamanın acısını çeker.

Yorum bırakın