Entelektüel Ketlenme

Klein (1931), ‘Entelektüel Ketlenmenin Gelişimine Katkı’ makalesinde 7 yaşında bir çocuğun analizine değinir. Bu olguyu obsesyonel nevrozla ilişkilendirir.

Freud( 1926), ‘Ketlenme, Semptom ve Kaygı’ makalesinde ketlenmeyi özel olarak patolojik bir süreç olarak ele almaz. Ketlenme, benlik organizasyonunda işlevsizleşen bir savunma olarak veya patolojik bir işleyişin sonucu olarak ortaya çıkabilir.

Freud, ketlenmeyi entelektüel faaliyet ve çalışmayla bağlantılandırdığında, histerik bir yapılanmadaki çalışmaya karşı gelişen bir eyleme vurma olarak veya bedende yaşanan psikosomatik bir ifade olarak işlev, organ felçlerini vurgularken, obsesyonel yapılanmanın daha çok entelektüel faaliyeti ertelemeler ve tekrarlamalar içinde geviş getirme formunda yaşadığını vurgular. ( Freud, 1926)

Obsesyonel bir yapılanma içinde telaşlı ve tekrarlı içe alma; içeride stoklama, biriktirme yaygındır. Bilgi de benzer biçimde içeri alınır. Burada Klein’ın bahsettiği üzere içeri alınanlarda iyi ve kötünün keskin ayrımı ile ayrıştırılmak zorunda olduğuna vurgu yapabiliriz. Böylelikle kişi, içeri iyi olanları (bilgi) alırken içeride kötü olanları da (bilgiye karşı duyulan saldırganlık) dışarıya atmak zorunda kalacaktır.

Tam da burada, içeri aldım ama iyi olanı mı aldım, dışarı çıkardım ama kötü olanı mı çıkardım, içimde kalanlar iyi olanlar mı şeklinde ‘saplantılı ve tekrarlı sorgulama’, dümeni kendi eline alacaktır. (İkiz, 2005)

Entelektüel ketlenmenin, okuyorum ama ne okuyorum ben, bilmeden okuyorum, bilmeden çalışıyorum, okuduğum kendimden akıp gidiyor, kendi içimde iyiyi mi tutamıyorum, yoksa kötüyü mü atamıyorum şeklindeki içeriği anlaşılabilir.


.

Yorum bırakın