Aşk ve rastlantısallık

“Aşkın keşfi, benliğin sevilebilecek bir yönünün ortaya çıkması ile rastlantısaldır.”


James Grotstein

Aşkla ilgili konuşurken birine kapılmak, ona doğru çekilmek, içeride uyanan bir hareketlilikle bir şeyin peşine düşmek gibi betimlemeler ön plana çıkar.

Aşkı, herhangi bir nesneye yönelik yoğun, güçlü bir libidinal yatırım çerçevesinden okuyabiliriz. Bu herhangi bir nesne olabilir. Bir müzik, insan, kitap, film, kıyafet…

Aşık oldugumuz nesnelerde; kendimize ait sevilebilir, ilginç bulunabilir, değer verilebilir bir yanımızı da keşfetmiş oluruz.

Bizi şaşırtan, -insan üzerinden gidersek- dışarıdaki bu kişinin neden ve nasıl bizdeki bu yanlara temas ettiğidir.

Ve coşkumuzun içeriğini de tamamlanmışlık, bütünlenmişlik hisleri doldurur.

Biz onu bulduk zannederken, nesne bizi ‘bulmuş, keşfetmiş, açmış, tamamlamış’ olur.

Yorum bırakın