
Mantarlar, ölümle birlikte görülürler. Yaşamın sonlanmasıyla kök salmaya başlarlar. Çılgın yaşam döngüsü, başka bir yaşamın sonlanmasını bir diğerine toprak ve besin yapar.
Mantarlar tam da bu “ara alanda” var olurlar. Karbonu ayrıştırdıkları için, ölü bitki ve hayvan yığınlarını başka bir biçimde hayata eklemlerler.
Winnicot , anne bebek birliğinin hayata tutunmasını birlikte gerileyebilme kapasiteleri eşliğinde ele alır. Birlik, daha önceki bir durumun gerilimsizliğine doğrudur. Bu tam bir kaos olsa da, kaos, gerilim, rahatsızlık; yaşam demektir. Ve yaşama kaynak olur. Winnicot, kaosun yeni bir başlangıç potansiyeli taşıdığına da vurgu yapar. Yenidoğanın yaşama çıkabilmesi için ortak bir kaosun paylaşılabilmesi gerekir.
Tıpkı mantarlar gibi. Mantar, hayvan ve bitki arasındaki bir alanda, kendine özel bir varlık sergiler. Yenidoğan da böyledir. Bir ara alandadır. Yani, biyolojik arkaik kökenlerinin içerisinde, annesel nesnenin varlığının temsil ettiği kültürel alanın teşviki ile “insan” olma yolculuğundadır.
Yorum bırakın