Yapay ışıltılı beyazlık yoğun bakım odasında endişeli gözlerin aklarından beslenirken, camdan dışarıda bir dede, hem var gücüyle ağlayan hem de her taklada istemsizce kahkaha atan torununun tatlı nazlanmalarıyla oynuyor.
Ne kadar dengesiz veya ikili dengeli duygu varsa iki dakika içinde hepsi, dedenin şefkatin sıvazlamasıyla şeffaflaşan yüzünde kendilerini görünür kılıyor.
Odanın içindekiler de kendilerinden talep edilen yoğun bakımı kaldıramayıp imgelerin yüzeylerinde bir ona bir buna sıçrayarak ayaklarını çamurlu sulara değdirmemeye çabalıyorlar. İncelikli çaba, hastanın inlemeleriyle sekteye uğruyor. Şöyle bir kulağınızı inceltseniz, ilginç bir melodi karşılıyor sizi. Dedenin oyunu, torunun duygulanımına odanın camından bakanların gözlerinde karışıyor. Gezegende ufak bir mercekle yaşadığımız gerçeğinin melodisi. Hareketin, hızın, imgenin, görüntünün sürtünerek kendini var ettiği bir cisim olmanın tuhaflığı.
Yorum bırakın