Açlığı derinleştiren sevgi nesnesi ve öfkenin çıkmaması

İhtiyacınız olan kişiden istediğinizi alamadığınızda, öfkelenmek yerine, gitgide daha fazla acıkmaya, acı veren bir özlem duygusuyla ve sevginize tam ve eksiksiz sahip olma özlemiyle dolmaya devam edebilirsiniz. Acıktıran sevgi, şizoid bir sorundur ve kişinin sevgisinin yiyip bitirici hale geldiği ve bizzat sevginin kendisinin yıkıcı hale geldiğine dair korkunç korkuyu uyandırır. (Guntrip, 1961)

Kişi, ötekini sevdiği için öteki için yıkıcı olabileceğini deneyimler. Böylelikle ilişkilerde ilk önem verdiği şey ‘kabul edilebilmek” olarak dönüşür. Kişi yalnızca görülebilmeyi -ama çok da teşhir edilmeden- ve kabul edilmeyi arzular.

Guntrip’in ilişkilenmedeki açlık ve yoksunluğa karşılık öfkenin dışarı çıkamamasını birlikte ele almasını çok anlamlı buluyorum. Öfke, her zaman bir talep içerir. Oysa yalnızca acıkmak, kendi içinde kendini yiyip bitirmek gibi bir sürece götürür. Bu noktada ulaşılamayan, mesafeli, soğuk, tersleyen, reddeden bir sevgi nesnesini dışarıda iyi tutabilmek ve onu kendinden koruyabilmek ancak öfkenin dışarı çıkmaması ihtimaline tutunarak mümkün olabilir.

Önemli bir farklılık da sevginin kendisinin yıkıcı olabileceği ihtimalidir. Sevgi nesnesinden karşılık alıp almamaktan çok, önemli olan kişinin olduğu haliyle kabul edilebileceğini sezinlemesidir.

Yorum bırakın