
Başarı çoğu zaman işlevsel olmanın, günlük bir dilde işinin başında, ayakta, uyanık olmanın bir sonucu olarak görülür.
İşlevsellik uğruna feda edilenleri düşünmeyince işlevsellik ve başarı iki taraflı bir kazanç gibi gözükür. Oysa feda edilenlerden biri kişinin kendisine göre bir hayat sürme olanağı olabilir.
Zamanla, belki bir zorunluluk hissi belki gerçekten bir şeyler elde etmiş olma hissi ile başarmaya motive olmuş kişi için neyi, niçin, ne zaman, kiminle yaptığı gibi meseleler blurlaşır. Yalnızca çıktıyla baş başa kalır.
Başarıya odaklanıp tüm süreci yaşamamak üzere geçiştirmek kişiyi şimdi bu başarı ile ne yapacağı, onunla ne olacağı gibi bir soruyla karşılaştırır. İcinde bir yaşanmışlık kalmadığında zihne sisli bir hava çöker. Her şey uçar, unutulur.
Yorum bırakın