Bilmemek, ‘O’ hâli

Resim yaparken nesnelerin biçimini başka bir zemine taşımaya çalışırsınız. Bir nesnenin formuna bakarken yeterince uygun bir eşleme için onun ne olduğu bilgisinden mümkün oldukça sıyrılmak gerekir. Özellikle canlı model çalışmalarında örneğin bir kolun duruşuna odaklandığınızda mümkün olduğunca onun bir kol olduğunu bilmemek, ana hatlarına ayırarak baktığınız nesneye parça- bütün ekseninde yaklaşmak yararlı olur. Çizeceğiniz nesneye onun bir kol olduğu bilgisiyle yaklaşmak, farklı bir zeminde onun yeni yaratısı olacak olan imgeyi bozar.

Bion, yeni bir duygusal deneyime tam olarak canlı bir var oluş hali ile girebilmek için bildiklerimizi bilmemeye çevirebilme sürecine ihtiyacımız olduğuna vurgu yapar. Bildiklerimizi bilmemeye döndürme gibi, geçmişi silici ölümcül bir hamle yapmak yeni bir şeyin yaratılması için elzemdir. Sanki insan ancak Bion’un O alanı dediği bir zihinsel alan içinde yeni bir deneyime açık olabilir. Geçmişin bağlarına takılmadan, biraz kaybolarak biraz yok olarak canlılığı deneyimlemek. Bu kendisinin ifadesiyle bir var bir yok hâli gibidir. Ne içeride ne dışarıda kalmak. Zihnin işleyişindeki temel alıcı olan algı sürecini de böyle bir yerden okur. Bir nesneye baktığımızda hem bedene bağlı bir kol hem çeşitli üçgenler dikdörtgenler görmek. Bir bakıyoruz yaşam yeşilliklerin arasından sıyrılan ılık bir rüzgar, bir daha bakıyoruz hassas kalpleri sürükleyen sert bir rüzgar. Bir var, bir yok. ‘O’ hâli.

Yorum bırakın