Kleinyen içsel nesneler dışsal nesnelerle nasıl kaynaşır?

Nesne ilişkileri düşüncesinin en geniş zeminini oluşturan Melanie Klein, bebeğin birincil gerçekliğini ifade ederken fantezi (phantasy) kavramını kullanır. Klein ruhsallığı kaynayan dürtüler ve onların baskıları çerçevesinde inşa ettiği için onun açısından bebeğin gerçekliği birincil olarak dürtüler ile, özellikle de yıkıcı özellikler gösteren ölüm dürtüsü ile oluşur.

Daha sonra Klein’in düşüncesini daha fenomenolojik bir zemine oturtan ve nesne ilişkilerini kişiler arası ilişkilerle yeniden düzenleyen kuramcılar Klein’in kaynağını içeriden alan içsel nesne kavramını kaynağını dışsal nesneden alan içsel nesne olarak çeşitlendirir.

Klein’ın ruhsallık inşası içsel gerçekliğin dışsal olana açılması, kaynaşması ve bütünleşmesi üzerine kurulur. Bu bakış, insan yavrusunun zihninin gerçekliğe, bireyselliğin kültüre girişini anlatmak adına psikanalitik yazın için çığır açıcı olmuştur.

Sonra aynı mekanda ve zamanda iki farklı gerçekliğe ilişkin iki deneyimin birbiriyle etkileşimini şöyle bir soruyla düşündüm, iç ve dış nesneler bu konumların içinde nasıl etkileşim kuruyor?

Stephen Mitchell’in (1981) nesne ve onun doğası üzerine düşündüğü çalışmasında bu soruma makalesindeki bir şablon ile yanıt buldum. Bunlar üzerine düşünürken bir yazı da hazırladım.

İçsel nesne ve dışsal nesne imgeleri birbiriyle nasıl etkileşim kurar?

1- Katmanlama yoluyla: Klein için ilk nesneler dürtülerin doğrudan kendisinden yaratılır. Nesne ilişkileri kavramının doğuşu, doğumdan itibaren yenidoğanın ruhsallığında var olan nesneye yapılan bir atıfla ortaya çıkar. Dürtü nesnesini yaratır. Ve aslolan içsel nesne sadistik karakter özelliği gösteren ölüm dürtüsünden kaynağını aldığı için dış nesne çoğunlukla içsel nesneden daha az zalimdir. Katmanlama yolu dürtünün kendi nesnesini içeride yaratması ve genellikle zalim tonda olan bu nesnelere karşı zulmedilme kaygısı içinde kalma sürecini anlatır.

Bu yol Klein’ın kuramının kapalı sistem, otistik varoluş gibi eleştiriler almasına neden olan yoldur.

2- Karmaşık acil bir kaynaşma yoluyla

Bu yol daha çok Mitchell’in ‘Klein’ın kuramında dış nesneye yer yok’ eleştirilerine yönelik eleştirisini ele alarak dışsal nesnelerin içsel nesneler üzerindeki baskıcı / tamamlayıcı etkisini ele alıyor.. Mitchell, Klein’ın kuramında içsel nesnelerle dışsal nesnenin arasının kopuk olmadığından ve gerçek ebeveyn figürlerine ait özelliklerin bazı dürtüler için uygun bir kaynak haline gelerek dürtünün tamamlayıcı nesnesi haline geldiğinden bahsediyor. Örneğin annenin öfkesi bebeğin sadistik dürtülerinin yansıtılacağı uygun bir kap işlevi görüyor ve birbirlerini tamamlıyorlar. Bu yol dışsal nesnenin etkisini vurgulasa da onun kendi gerçekliğinin içeriye dürtünün talebine yönelik olarak alındığını da içerdiği için yine dışarıya kapalı olarak düşünülebilecek bir kaynaşmayı anlatır.

3- Yansıtma ve İçe alma yoluyla

İçsel sadistik dürtülerle başa çıkmak için yenidoğan onları dışarıya yansıtma ve kendinden uzaklaştırma gibi bir savunma kullanır. Klein bu durumu “içsel endişeyi kovmak için dışsal düşmanlar yaratılması” olarak özetler. Bu yol dışarıya bir anahtar deliği açar çünkü yansıtmanın bir sonucu içe alma sürecini de mümkün kılmasıdır. Böylece Klein dışsal nesnenin keşfi ve içsel nesneye ait yansıtmalardan yalıtılması gibi bir gelişimsel görev ortaya koyar. Dışsal nesne gerçekten de içsel nesneyi dönüşümleyebilir. Yani dışsal nesnenin bebeğin iç gerçekliğine kayda değer bir değişiklik yapma etkisi bu yolla gerçekleştirilir. Yıkıcı dürtüler nesneye yansıtıldığında nesnenin tavrına göre bu yansıtmaların içeriği içe alma, içselleştirme yoluyla değiştirilir. Nesnenin tavrının, varlığının bir önemi olur.

Kleinyen bakış açısından tüm ‘iyileştirme’ girişimleri, tutarlı ve iyi bir dış nesnenin gerekli ve yeterli ölçüde içsellestirilmesi ve içeride hüküm süren sadistik nesnelerin içeriğini dönüştürmesi üzerine kurulur.

.

Yorum bırakın