
Sıradan olma hissi sonsuz olasılık ve değişimlerle süren yaşamda merkezi bir yerinin olmadığını idrâk etme ile eş zamanlı gelir. Bu his bazen kendilikte çok siddetli dalgalanmalara neden olur. Kişinin kendini hissettiği konum ile ona nasıl olduğunu söyleyen dünya arasındaki uçurum Winnicot’un ‘sonsuz bir düşme’ve Frances Tustin’in ‘partiküllere ayrılma’ fenomenlerini hareketlendirir.
Kişi bu parçalanmayı yaşamamak için sadece kendi olduğunu hissettiği imgeye tutunarak diğerini kapının dışında bırakır. Yalnızca kendinin kendisini nasıl gördüğüne odaklanıp bu imgeyi beslemeyen diğerlerinin onu nasıl gördüğü ile ilgili veriyi görmemek de kişiyi kendi gerçekliğine yabancı ve yalnız bırakır.
Elbette yaşamdaki hareket arttıkça aradaki uçurumun derinleşmesiyle kendilik imgesi de sürekli büyümek, zenginleşmek, ağırlaşmak, parlamak zorunda kalır. Aralığı kapatmak için.
Fotoğraf: Plastic Wind, Jelle Koiter
Yorum bırakın