Bir bütünleştirme çabası olarak pişmanlık: İkiye Bölünen Vikont

İkiye Bölünen Vikont, Medardo’nun katıldığı savaştan ikiye yarılarak çıkmasını konu ederek başlayan ve hoş bir tınıyı anlatmak için düşsel ögelere de yer veren bir kitap.Bu bölünme dikey. Bir göz, burnun ve ağzın yarısı, gövdenin bütünüyle yarısı. Sağ çıkan yarı bir hekimin yardımıyla geriliyor, dikiliyor, toplanıyor ve Medardo hayata dikey bölünmüş şekilde devam ediyor.

Bu bölünmüş yarım, çok fena câniliklerle etrafı toz duman ediyor. İstediğini alıyor, aldıktan sonra bozuyor. Yemyeşil çimenliklerden, çiçekliklerden geçtiğinde canlılar ortadan ikiye ayrılıyor, onun geçtiği öyle anlaşılıyor. Medardo yangınları, işkenceleri büyük bir tutkuyla yapıyor. Bir de sarayda sütninesi var, Sebestiana. Onu da cüzzamın yaygın olduğu bir kimseye yaklaşmaya ikna edip saraydan sürdürüyor.
Medardo kendindeki ilk eksikliği sevgi üzerinden görüp şöyle diyor: “Bilenmiş duygularımın içinde, bütünlerin adına sevda dedikleri duyguya karşılık olabilecek hiçbir şey yok”

Kitap ilerledikçe Medardo’nun savaşta düşman tarafına sığınmış olan diğer yarısının da sağ çıktığı görülüyor. Bu yarı da aşırı fedakar, iyi, merhametli.Bir süre onun aşırılıklarına tanık oluyoruz.

Kötü Medardo’nun evlenmek istediği ama onu reddeden Pamela, iyi Medardo’yu görüp evlenmek isteyince bu iki yarım yavaş yavaş yaklaşıyor birbirine. Ama tutkunun, intikamın büyüsünden falan değil. Birleşme böyle duygularla olmuyor.

Sütnine Sebastiana’da çok kilit bir duruş var. Kötü yarı da olsa iyi yarı da olsa ona hep Medardo diyor. Diğerleri gibi bu ayrılığı kabul etmiyor. İyi Medardo, kötünün yaptığı bir kötülükten dolayı pişman olup suçluluk hissedip bunu ben yapmadım dediğinde Sebastiana ona “sen Medardo değil misin?” diye yüzleştiriyor.

Bu devamlı duruş ile Medardo’yu bütün bir insan haline getiren,aşırılıkların tutkulu dünyasından bütünlüğün sıradan ve sakin dünyasına çeken pişmanlık ve kötüyü sahiplenmesine bagli yaşadığı suçluluk oluyor.

Melanie Klein’ın depresif pozisyonunu çok veciz bir şekilde işlemiş.İyi ve kötünün iç içeliği bizi bölünmüş olanın netliğinden alıkoyuyor. O netlikle kendimizi hissetmekten koruyoruz. Bu netliğin nasıl daha büyük bir karmaşaya yol açtığını bu roman sayesinde hissettim

Yorum bırakın