
Kendiliğin tek ve ideal bir versiyonuna odaklanmanın en yıkıcı tarafı, kişinin gerçek kendiliğine yönelik aktif bir saldırı haline gelmesidir. Gerçek kendiliğimiz, organik, yaşayan bir insan olmamızla bağlantılı sıradanlığı içerir; düşebilir, düşünce kanayabilir, kanadığında ağlayabilir olan bir insan evladı. Bu, insan deneyiminin doğallığına ve duygusal zenginliğine olan bağlılığımızın ifadesidir bir anlamda.
Melanie Klein yalnızlık üzerine (1963) yazdığı makalesinde kişinin kendi içindeki bu insani tarafı külliyen reddetmeye yönelik başvurduğu bölünmenin derin bir yalnızlık hissi yarattığından bahsediyor. Reddedilme ve inkar deneyimiyle bağdaştırdığı yalnızlık hissinin şiddetini şöyle bir cümleyle betimliyor, “baştan itibaren yanlıştın, sen sen olmamalısın, başka biri olmalısın.”
Bu vurgu yalnızlık hissinin farklı boyutlarını anlayabilmek ve idealin ruhsallıkta yaratabileceği şiddeti anlamak adına benim için açıcı oldu
Yorum bırakın