Neyi almalı neyi bırakmalı geride?


“Pedal çeviren kadınlarız her birimiz” demişti Virginia bir keresinde, hayatında bir kere bile bisiklete binmemiş biri olarak ve şöyle devam etmişti: “Hayat boyu hep ileriye doğru yol almak zorundayız, ama dengemizi kaybetmeden.”

Kitap 1930’lu yıllardan 1970’li yıllara uzanan Türkiye’de yaşayan Rum bir ailenin yaşantısı üzerinden; bir ailenin inşası, çok kültürlü bir yerde yaşamak, on yaşındaki bir çocuğun gözünden siyasi ve toplumsal değişikliklerin nasıl yer ettiğini anlamak, toplumsal yaşayışın ruhsallıktaki izleri gibi bir çok ilgi çekici konuyu işliyor. Daha ilk sayfada  bir çocuğun ruhsallığında zorunlu göçün yarattığı duygularla karşılıyor bizi. “Ne alıp ne bırakmalı geride?” Ve ana karakter Margarita  bize kız kardeşine ait (Nikki) bulduğu günlüğü sayfa sayfa okuyor. Aslında ablası için o zaman yaz anılarını kaydetmesi için başladığı günlük yıllara tanıklık eden bir oyun arkadaşı haline gelmiş. Bir yandan da değil mi, okuyan için geçmişi hatırlatan, hem geçmişe hem şimdiye ait kırıntılar barındıran, şimdinin penceresinden aynı kalan düşlemleri, farklılaşan gerçeklikleri okumak için de belki bir geçiş nesnesi… Küçük bir kız çocuğunun iç dünyasını kendi yetişkinliği için inşa edici, yaratıcı bir enstrüman gibi kullanması gibi.

Bıkkınlıklar, eski arkadaşlıklar, geride bırakılan Boğaziçi manzaraları,  komşular, komşu çocukları, yemekler, iki kültürün  besleyici bağları…
Kitap her “Sevgili günlüğüm” dediğinde bizi zamansal bir yolculuğa çağırıyor. Hem Gökçeada (İmroz) hem Boğaziçi kültürel manzaraları eşliğinde geziniyoruz. Bu alıntıyı çok sevdim, gerçi pek çok alıntı var sevdiğim. Kendimize bir kişisel tarih oluşturmak olduğumuz coğrafyaya ve zaman dilimine  iyisiyle kötüsüyle ait hissetmek ruhsallığımız için çok hayâti. Böyle bir yolculuğa kapı açtı bu kitap benim için. Kökenleri, ninelerimizin, dedelerimizin zamanındaki kültürel değerleri, yaşayış şekillerini ve bize miras kalan bazı şeyleri yeniden düşünmek için çok verimli oldu. Elbette Margarita’nın sorusu her aşamada kulaklarımızı tırmalamalı “neyi almalı neyi bırakmalı geride?”

“On bir yaşında bir çocuk siyasetin dolambaçlı yollarını nasıl anlasın? Başkalarının belirlediği koşulların kendi hayatına getireceği değişiklikleri nasıl kavrasın? Neden birdenbire bazı mahalle komşularının kötü olduğunu, neden arkadaşlarının ailelerinin bir bir buradan gittiklerini, neden elbisenin üzerinde taşıdığı haç kolyesini şimdi gizleyip teninin üzerinde taşımak zorunda olduğunu…”

Yorum bırakın