Psikolojik belirti ortadan kalkar mı?

Psikanalitik yaklaşım doğrudan belirti (semptom) üzerinde çalışmaz çünkü semptomun ruhsallıktaki en ekonomik sağaltım olduğunu düşünür. Ruhsallıktaki taşınamaz endişelerle baş etmemizin en ekonomik yolları semptomlarımızdır. Belirti, arkasındaki endişeye hiç dokunulmadan çeşitli yollarla ortadan kaldırılmaya çalışıldığında ruhsallık daha büyük bir tehlike altına girer. Çoğu zamanda yerine başka bir belirtiyi getirerek karşılık verir. Tahmin edersiniz ki yeni gelen çoğu zaman gideni aratır. Çünkü ilk olan en ekonomik koşullarda oluşmuştur. Örneğin bir fobi oluşumunu ele alalım, fobinin arkasında Bion’un tanımladığı gibi “belirsiz dehşet” duygulanımları vardır. Kişinin niçin ve hangi koşullarda, hangi sembolik manaya karşılık bu fobiyi geliştirdiği ve fobinin onu neyden koruduğu çalışıldıkça endişe anlam kazanır ve hafifler. Sorulan önemli sorulardan biri de o zaman belirti ortadan kalkar mı? Bu da kişiye göre değişecektir. Endişe hafiflediğinde o belirtiye olan ihtiyaç azalır, anlam kazandığında ise ruhsallıktaki kopukluğu gider ve diğer anlamlı bağlar ile  kişisel hikayeye eklenir. 

Bu senaryoda çoğunlukla belirti de ortadan kalkar, bir amaç değil bir sonuç olarak. Fakat bazen kalkmayabilir, daha farklı bir anlamı sürdürecek şekilde devam edebilir. Buradaki farklılık şudur: Artık belirti, belirsiz ve yer kaplayan bir endişeye karşılık olmadığı ve  baskısı ortadan kalktığı için tanıdık bir yol arkadaşı formuna dönüşür ve kişisel hikayemizi oluşturan unsurlardan biri haline gelir. 

Önemli olan tanımlanamaz, bilinemez, taşınamaz endişeyi tanımlanabilir, bilinebilir ve taşınabilir hale dönüştürmek için gereken ruhsal kapasiteyi geliştirmektir. Yoksa değil mi, öyle olmasaydı genelleştirilmiş ideal bir insan ruhsallığını varsaymış ve insanları o kalıba sokmaya çalışarak bireyselliği dışlamış olurduk. İdeali her zaman kişinin ızdırabını merkeze alarak belirlemek gerekir. #psikanalitikyaklaşım #psikolojiksemptom

Yorum bırakın